Hava Koridorunda İpek Yolu: Türkiye-Çin İlişkilerinde Paradigma Değişimi

Muhammet Canlı

11/15/20259 min oku

Türkiye ile Çin arasında geçtiğimiz yıldan bu yana birçok kişi için sürpriz sayılacak bir dizi karar ve gelişme yaşandı.Uçuş sayısının artmasından, kültür turizmi, gıda ihracatı, fuarlar ve yeşil enerji, 5G, vize konusu başta olmak üzere birçok alanda yapılan anlaşma ve MOU’ lara giden yola gelin yakından bakalım.

Olay döngüsü: 1 Haziran 2024 tarihinde AA, Dışişleri bakanı Hakan Fidan'ın Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin daveti üzerine 3-5 Haziran tarihleri arasında Çin’i ziyaret edeceğini duyurdu. Hakan Fidan, başkent Pekin’de “Değişen Dünya Düzeninde Türkiye-Çin İlişkileri” başlıklı bir konuşma yaparak Ukrayna, Gazze ve Kızıldeniz’deki gelişmelerin küresel tedarik hatlarının güvenliğini ve bazı ulaştırma koridoru projelerini olumsuz etkilediği bir dönemde Kuşak ve Yol Girişimi ile Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor Girişimi'nin uyumlaştırılması çalışmaları hakkında da görüş alışverişinde bulundu. Kamuoyuna açıklanmayan en önemli detaylardan birisi de Fidan’ın Çin’in İpek yolu ve Türkiye’nin orta koridorun Irak bağlantısına entegre etmek istemesi olduğunu söyleyebiliriz. Çin, ortadoğu'daki en büyük konsolosluk binasını Irak’taki en güvenli yer olan Irak Kürdistan’ına inşa ederek İran üzerinden gelecek İpek yolu koridorunu enerji güzergahlarını kontrol etmek isterken Türkiye ise Çin’den Zengezur koridoru üzerinden yeniden dizayn edilen ve umm qasr limanına bağlanacak enerji yollarına dahil olmasını istemektedir. Türkiye’nin talep ettiği bu denklemde Çin’in en büyük petrol ithalat ortağı İran bypass edileceğinden ilerleyen dönemlerde farklı müzakere ve olaylara gebe olacağı kesindir.

Aynı ziyarette Çin'in Urumçi (Urumqi) Özerk Bölgesi'ni de ziyaret eden Fidan'ın, "Bu şehirler Çin ile Türk ve İslam dünyaları arasında bir köprü rolü oynamakta ve tarihi dostluğumuzun sembolleridir," şeklindeki sözleri; Türkiye'nin Çin ile ilişkilerde söylemsel bir yumuşamaya gittiğini açıkça göstermektedir. Urumçi'nin, Hava İpek Yolu rotasında Çin'in batısında önemli bir aktarma merkezi (HUB) olarak hizmet vereceği düşünüldüğünde, bu kritik ziyaretin ve Çin için Türk ve Müslüman dünyasının liderlerinden biri tarafından gelen bu yapıcı mesajın, Çin'e yönelik bir sorun olmadığını anlatan önemli bir diplomasi başarısı olduğu söylenebilir.

Source: (https://www.aa.com.tr/tr/analiz/gorus-orta-koridor-yeniden-asya-ve-turkiyenin-guclenen-jeopolitik-konumu/3232663)

Aynı tarihlerde de Çin Halk Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Sun Yeli 5-9 Haziran 2024 tarihlerinde Türkiye'yi Ziyaret kapsamında “Turizm İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Buna yönelik Mutabakat Zaptı 2015 yılında imzalanmıştı. Ancak Türkiye’deki terör ve darbe süreci nedeniyle belirsiz bir süreliğine ertelenmişti. Sözkonusu girişimleri uyumlaştırmak için Ortak Çalışma Grubu ilk toplantısı 6 Kasım 2024 tarihinde Pekin’de gerçekleştirilmiştir.

Kasim 2024’te yapılan toplantılarda iki ülke arasında halihazırda 42 olan uçuş hakkının artırılması kararlaştırıldı. Buna ek olarak SWAP anlaşmaları Çin merkez ve Asya Kalkınma Bankalarının Türkiyedeki operasyonları da ele alındı.

Source:(https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/hazine-ve-maliye-bakani-simsek-cinde-resmi-temaslarda-bulunacak/3384315)

Çin ile Türkiye arasındaki ticaret, Çin lehine önemli bir dengesizlikte ilerlese de, Türkiye; hücresel/kablosuz ağ telefonları, otomatik bilgi işlem makineleri ve üniteleri, ses-görüntü ve bilgi iletim araçları gibi teknolojik ürünlerdeki bu açığı kapatmaya yönelik adımlar atmakta ve teknolojik gelişmeleri yakalamayı hedeflemektedir.

Çin'in 15. Beş Yıllık Kalkınma Planı ve Türkiye-Çin Ekonomik İlişkilerine Yansımaları

13 Kasım tarihinde DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) ve Çin İstanbul Başkonsolosluğu iş birliğiyle İstanbul’da önemli bir etkinlik düzenlendi. "Çin'in 15. Beş Yıllık Planının Açıklanması ve Türkiye-Çin Ekonomik İlişkilerine Yansıması" başlığı altında gerçekleşen sunumda, Çin İstanbul Başkonsolosu Wei Xiaodong tarafından ikili ilişkilerin gelecekteki potansiyelini gösteren kritik başlıklar paylaşıldı.

Başkonsolos Xiaodong, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi amacıyla;

  • Uçuş Frekanslarının Arttırılması

  • 5G, AR-GE (Araştırma ve Geliştirme), Yeşil Enerji gibi alanlarda teknolojik işbirliği

  • Tarımsal İş Birliğinin geliştirilmesi ve Türkiye’den ithalatın önünün açılması

  • Türkiye'deki ihracatçılara yönelik kısıtlamaların kaldırılması

  • Vize sayılarının arttırılması

gibi stratejik konulara odaklandığını belirterek, gelecekteki iş birliği potansiyelini vurguladı.

Türkiye-Çin Hava Köprüsünde Kapasite Rekoru ve Artan Rekabet

İki ülke arasındaki lojistik stratejilerin kesişim noktasında, sivil havacılık ve hava kargo sektörlerindeki yeni gelişmeler, Türkiye-Çin arasındaki stratejik ilişkilerin hızla derinleştiğine dair önemli sinyaller vermektedir.

Artan Uçuş Kapasitesi

Daha önce, iki ülke arasında haftalık toplam 42 direkt uçuş hakkı bulunmaktaydı. Bu hakların 21'i Türk Hava Yolları'na (TK) aitken, kalan kısmı Çinli havayolu şirketleri tarafından kullanılıyordu. Ancak, her iki ülkenin sivil havacılık otoriteleri, Ulaştırma Bakanlıkları ve Türk Hava Yolları yetkililerinin yoğun girişimleri sonucunda, Kasım 2024 itibarıyla kargo uçuşları dâhil olmak üzere haftalık toplam 98 uçuş hakkına ulaşıldı. Türk Hava Yolları (THY), halihazırda Pekin, Guangzhou ve Shanghai hatlarındaki günlük seferlerine ek olarak, Guangzhou seferlerini haftalık 10'a yükseltti. Çinli havayolu şirketlerinin ise 2026 yaz tarifesi itibarıyla sefer sayılarını daha da artması beklenmektedir. China Southern Airlines da Guangzhou seferlerini arttıracaktır.

Şu an için Çin kalkışlı 5 Çinli havayolu şirketi (China Southern, China Eastern, Air China ve Sichuan Airlines) THY ile rekabet halindedir. Bu şirketler, Pekin, Guangzhou, Şanghay, Chengdu, Urumçi ve Xian gibi önemli şehirlerden Türkiye’ye seferler gerçekleştirmektedir. Önümüzdeki aylarda, yeni Çinli havayolu şirketlerinin de farklı güzergâhlardan Türkiye'ye seferlere başlaması planlanmaktadır.

Uçak Sayısının Artması Ne Anlama Gelir? Kültürel, Ekonomik ve Politik Yansımaları Olan Bu Durum Neden Bir Paradoks?

Kültürel yansımalar: Sefer sayılarındaki artış, seyahat tarihi ve güzergâhlarının belirlenmesini kolaylaştırarak kısa süreli rezervasyonları teşvik edecektir. TGA'nın (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı) hazırladığı "Go Türkiye" reklamlarının Çin kalkışlı uçuşlarda gösterilmesi, iki ülkenin tarihsel dokusunun ve kültürel mirasının karşılıklı tanınmasına katkı sağlayacak ve bireyler arasında kültürel bağlar kuracaktır. Ayrıca, artan hareketlilik yalnızca turizmle sınırlı kalmayacak; öğrenci ve akademisyenlerin değişim (exchange) programları aracılığıyla kültürel hareketliliğin önemli bir parçası olması sağlanacaktır.

Siyasi yansımalar: Çin, tüm siyasi ve ekonomik ilişkilerini tanıtırken, bu işbirliklerinin "kazan-kazan" (win-win) ilkesine dayandığı algısını yaratmaya özen gösterir. Türkiye'nin son yıllarda Çin ile artırdığı iş birliği, iki ülkenin de bu karşılıklı fayda çabalarının somut bir yansıması olarak ele alınabilir. Bu iş birliğinin bir göstergesi olarak, 2025 yılı içerisinde Çin'e seyahat eden Türk iş insanlarına yönelik vize süreçleri esnekleştirilmiş ve 13 Kasım itibarıyla, geçtiğimiz yılın tamamında basılan vize sayısına ulaşılmıştır. Bu durum, Türk iş çevrelerinin, sanayi ve ticaret odalarının Çin'i keşfetme ve iş yapma konusunda yüksek bir hevese sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Bu talebi karşılamak amacıyla, China Southern Airlines gibi şirketler, ticaret odaları gruplarını doğrudan Kanton Fuarı gibi önemli etkinliklere taşımıştır. Ancak uzun süreli vize, davetiyesi olmayan turist ve Türk vatandaşları için vize reddi verilmesi, gümrük tarifeleri nedeniyle devam eden sorunlar için karşılıklı olarak adımların atılması gerekmektedir.

Artan yolcu ve iş insanı sayısına paralel olarak büyüyen ekonomik ilişkiler ve ithalat tarifelerinin ilerleyen yıllarda Çin'in Türkiye'de çok daha fazla tartışılmaya ve gündem olmaya devam edeceğini ön görebiliriz. Ankara'daki yetkililer de şimdiden "Çin Algı Endeksi" anketleri paylaşarak, Çin ile çalışan çevrelerdeki bakış açısını öğrenmek için harekete geçmiş durumdadır.

Karlılık Analizi ve Havayolu Rekabeti

Havayolu işletmeleri için en zorlu konulardan biri, yeni bir uçuş rotasının kısa, orta ve uzun vadeli kârlılığını doğru belirlemektir. Bir rotanın kâr etmesi için yolcu sayısı ve koltuk fiyatı gibi gelir kalemlerinin; operasyonel giderler, yer hizmetleri, ikram (catering), personel istihdamı, vergiler, ofis kiraları, sigorta masrafları ile sivil havacılık kurallarından doğan tazminat ve diğer giderleri karşılaması gerekmektedir.

2023 yılında İki ülke arasında faaliyet gösteren Türk Hava Yolları (TK) ve China Southern (CZ) olmak üzere sadece iki havayolu bulunurken, günümüzde bu sayı aynı veya farklı güzergâhlarda yolcu ve kargo taşımacılığı yapan beş havayoluna ulaşmıştır. Bu durum, rekabetin artmasına yol açmıştır.

Koltuk fiyatı, ek gelirler, Business Class doluluğu, kurumsal anlaşmalar (corporate agreements), hava kargo ve yer hizmetleri anlaşmaları, her bir havayolu için farklı bir rekabet, maliyet alanı haline gelmiştir. Bu rekabet, genellikle düşük fiyat ve yüksek kapasiteli uçaklarla kâr maksimizasyonu sağlanarak sürdürülmeye çalışılsa da, birçok havayolu açısından durum koltuk fiyatlarının operasyonel giderleri karşılamaya yetmediği kritik bir noktaya yaklaşmıştır.

Bu zorlu ekonomik tabloyu aşmak amacıyla, rekabet son aylarda yenilikçi stratejiler üzerinden yürütülmektedir. Örneğin; Sichuan Airlines’ın kullandığı 5. Hava Hakkı ile Schuan’dan Atina’ya sefer düzenlemesi ve China Southern Airlines’ın 6. Hava Hakkı ile Guangzhou ve Beijing üzerinden Japonya ve Kore’ye gerçekleştirdiği seferler örnek verilebilir. Havayolları böylece, pazardaki baskıyı hafifletmeyi ve yeni gelir kapıları açmayı hedeflemektedir.

Geleceğe Yönelik Zorluklar ve Çözüm Yolları

Uzun vadede yeni havayollarının eklenmesi, promosyon kampanyaları ve uçuş frekanslarının artmasıyla gelirler giderleri karşılamaya yetmezse, bazı havayolları düşük doluluk oranına sahip rotaları iptal etme yoluna girecektir. Şu an görüldüğü kadarıyla Urumqi ve Xian rotalarında doluluk oranları giderleri karşılamasa da her iki rotada faaliyet gösteren CZ ve CE uçuş haklarından vazgeçmemek adına bir süre daha faaliyet göstereceklerdir.

Sonuç

2024 yılı, Türkiye-Çin ilişkilerinde, özellikle sivil havacılık ve ulaştırma stratejik planlarının kesişim noktasında, yeni ve yüksek hacimli bir dönemin başlangıcını işaret etmiştir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katılımlarıyla yapılan ziyaret ve toplantılar; Kuşak ve Yol Girişimi ile Orta Koridor’un Irak bağlantısı üzerinden uyumlaştırılması yönünde somut bir irade ortaya koymuştur. Bu stratejik bütünleşmenin en çarpıcı göstergesi, iki ülke arasındaki haftalık uçuş hakkının rekor bir artışla 42’den 98’e çıkarılması olmuştur. Bu frekans artışı, yalnızca bir lojistik gelişme olmanın ötesinde, ticari, kültürel ve akademik hareketliliği muazzam derecede hızlandıracak "Hava İpek Yolu" projesini etkileyecek bir hamledir. İki ülke liderlerinin katkısıyla Türk iş insanlarına yönelik vize süreçlerinin kolaylaştırılması ve 2025 yılında basılan vize sayısının 2023 yılını ikiye katlaması, Türkiye’de Çin’e yönelik talebi gösteren etkenlerdendir.Ancak bu hızlı büyüme, ekonomik paradoksları da beraberinde getirmiştir; Çin lehine büyük ticaret açığı devam etmekte ve artan rekabet nedeniyle havayolu şirketleri kârlılık sorunuyla karşılaşmaktadır. Ek olarak, Çin’den davetiye almayan yerli turistler için devam eden vize sorunları gibi bürokratik engeller, ilişkilerin potansiyelini tam olarak gerçekleştirmesinin önünde durmaktadır. Özetle, Türkiye ve Çin, başta sivil havacılık olmak üzere birçok alanda karşılıklı fayda ilkesiyle hareket eden yeni bir döneme girmiş olsa da, bu ilişkinin kalıcı ve dengeli olması için ekonomik sürdürülebilirlik ve bürokratik pürüzlerin giderilmesi, önümüzdeki yılların temel zorlukları olacaktır.